mercredi 15 décembre 2010

"VATANSIZ" GAZETECİ !..DOGAN ÖZGÜDEN..

Doğan Özgüden
Başbakan Özal diğer gazetecilerin sorularını dahi beklemeden sinirli bir şekilde "Basın toplantımız burada bitmiştir" diyerek alelacele konferans salonunu terkediyor. Salona girişte en azından bizimle selamlaşmak lütfunda bulunan Türkiye'den gelmiş meslekdaşlarımız da bize allahısmarladık demeden büyük hışımla Özal'ın ardından koşturuyor. Ve bu olaydan birkaç hafta sonra da TC Brüksel Başkonsolosluğu bizim vatandaşlıktan atıldığımıza dair bakanlar kurulu kararını iadeli taahütlü mektupla ikinci kez tebliğ ediyor.
Evet, üstümüze kondurmamak mümkün değil. Artık çifte kavrulmuş, belgeli "vatansız"larız. Nolan gibi, Sabiha Sertel gibi, Nazım Hikmet gibi, Haymatlos Rıza gibi apatridiz, haymatlosuz. Tüm bu birikimlerledir ki Brüksel’deki o çok kültürlü toplantıda ağzımdan kendiliğinden “vatansız” kelimesi çıkıyor. Toplantı sonrası Güney Garı’ndan Oostende trenine atlayıp kendimi Jacques Brel’in hırçın Kuzey Denizi sahiline atıyorum. Yüreğim kabarık, ufkun sonsuzluğunu seyrederek kumsalı arşınlarken doğudan esen soğuk rüzgar teselli edercesine alnımı okşuyor. Birden büyük ozan Tevfik Fikret’in dizesi dökülüyor dudaklarımdan:
Toprak vatanım, nev-i beşer milletim!

Belge Uluslararası Yayıncılık
fondation@info-turk.be

1 commentaire: