samedi 28 janvier 2023

ADAY...


 

15’ler… ve MARİA Suphi…



15’ler… ve MARİA Suphi…
“Ah Maria!
Türkiye Komünist Partisi (TKP) kayıtlarında adı "Meryem" olarak geçen Maria.
M.Suphi'nin Rus uyruklu eşi, yoldaşı.
Maria'nın adı TKP kayıtlarında neden Meryem olarak geçiyor ki?
Bakü'den Ankara'ya gitmek isteyen TKP'li grubun içerisinde o da var.
Trabzon'da takaya o da bindiriliyor. Tıpkı Salhaneye götürülen hayvanlar gibi ve hemen herkes, bunların Kaptan'ın adamlarınca kesileceğini biliyor.
Diğer herkes öldürülürken, Maria, sağ olarak geri getiriliyor.
Yahya Kaptan, Maria'yı kapatıyor. Bir süre sonra Maria'yı, Nemlizade Ragıp Bey'e veriyor.
Daha sonra o yüce vatansever çete reisi Yahya Kaptan, Maria'yı Rizeli kabadayılara "hediye" ediyor.
Maria orada öldürülüyor!
Mustafa Suphi ve arkadaşları bir kez ölürken Maria, yüzlerce kez ölüyor!
Kimdi bu kadın, nasıl biriydi?
Günlerce düşündüm Maria'yı. Çeşit, çeşit kurguladım kafamda.
İdeallerinin uğruna mı, sevdiğinin uğruna mı düşmüştü sonu belirsiz ve tehlikeli yollara. Yoksa her ikisi de mi sarmıştı Maria'nın yüreğini?
Nasıl bir kadındı Maria?
Sevdiğinin ve yoldaşlarının kıyımına tanıklık ederken, içine düştüğü çaresizliğin yıkılmaz duvarlarını yıkmak, özgürlüğe uçmak için kim bilir nice kanatlar vurdu, kıyasıya ve kanatasıya?
Ölüm korkusunu belki müthiş haykırışlarla kusmaya, belki de korkuların en büyüğü olan ölümü, müthiş sessizliğinin içine bastırarak gömmeye çalıştı.
Demek Karadeniz'de ölüm bir başkaydı; gri ve hırçın!
Ölmek!
Maria'yı öldürmediler, ama ona daha beterini yaptılar!
Bir kere ölmek, bin kere ölmeye yeğ midir?
Eşinin ve yoldaşlarının katilinin tecavüzüne maruz kalmak, başkalarına satılmak ve kadınlığının onurunun paramparça edilişi...
Bir hayat, bir hayat ki insanlığın geleceğine dair taşınan umut ve mücadele iradesinin çapulcular elinde yok edilişi: Trajik olan ölüm değil, ölümün biçimi!
Günlerce düşündüm Maria'yı. Çeşit, çeşit kurguladım kafamda.
Her defasında bir serçe geldi gözümün önüne; ürkek, pır pır bir yürek!
Mustafa Suphi ve arkadaşlarının ölümünden daha çok acı duydum Maria'nın ölümüne.
Bakın hele çetecilerin raconuna.
Feodal eşkıyanın raconunda kadına ilişmek yokken, İttihatçı "vatansever" çeteci Yahya Kâhya, katillik rütbesine bir de tecavüzcü rütbesini ekliyor.
Soygunculuktan aldığı rütbeleri söylemeye bile gerek yok. Bütün bu olanların İttihatçılığın namına uygun olduğunun binlerce örneği var. Künyesini 1915 Ermeni katliamıyla yazan İttihatçıların rütbelerinin parlaklığı, suçlarının ağırlığıyla yarışıyor.
Bir de Moskova ile Ankara'nın, Lenin ile ve Mustafa Kemal'in ilişkilerini düşündüm. Bu katliam üzerine Moskova'nın hiçbir ciddi tepkisi yok ve ilişkiler aynı minval üzerine yürüyor.
Sovyetlerin Trabzon Konsolosu'nun bir iki cılız protestosu ki, tümüyle formaliteden ibaret.
Ankara bu cesareti nereden buldu? Evet, konjonktür Ankara'nın lehine ama Ankara'nın da içinde bulunduğu bir yığın sorun varken, Suphi'lerin katline nasıl cesaret ettiler? Sovyetler ile Ankara Hükümeti arasındaki ilişkilerde bu cinayet ile Enver Paşa'nın Bakü'deki Doğu Halkları Kurultayı'na katılmasına da hep bir mim koydum.
İnsan dediğin ne ki, devlete kurban olsun! Varsa tarihin bir kanalizasyonu, işte orada akan bu anlayıştır. Demeyin bana taktikti, stratejiydi falan. İnsan dediğin ne ki...
Mariaların trajedisinde iktidarların hançeri saplıdır.“
Hüseyin Şengül



lundi 23 janvier 2023

24 Ocak :Uluslararası Avukatlar günü




çizgiler alanlarda başkaldırdıkça güzeldir !
"Devrimci avukatlar onurumuzdur " çizgim
Belçika'li bir avukatin elinde !
Brüksel'de Avrupa komisyonu önünde eylemde
16 Kasım 2017

 

#UğurMumcu

ANISINA SAYGIYLA..
" Kimi ölüler bize ne kadar yakın,
yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü" !


GIRGIR MIZAH DERGISI UGUR MUMCU ANISINA
KARIKATÜR YARISMASINDA 1.SECILEN KARIKATÜRÜM..( 1993)

Söz Milletin !..