samedi 2 novembre 2024

Olay budur ..


Siz, zavallı ve acınacak insanlar,
siz sağduyudan yoksun halklar,
siz mutsuzluklarında direngen, erinçlerinde körgözlü uluslar, kazançlarınıza el konulmasına, tarlalarınızın yağmalanmasına, ata yadigarı evlerinizin soyulmasına göz göre göre boyun eğersiniz!
Sanki bunların hiçbiri sizin değilmiş gibi yaşarsınız.
Mallarınızın, ailelerınizin, yaşamınızın sadece yarısının size bırakılmasını büyük bir bahtiyarlık sayarsınız.
Ama bu zararın hepsinin, bu felaketlerin, nihayet bu yıkımın nedeni sayısız düşmanlarınız değildir, fakat hiç kuşkusuz tek bir düşmandır, kendi ellerinizle yarattığınız, uğruna göz kırpmadan savaşa gittiğiniz, onuru adına kendi yaşamınızı her an tehlikeye attığınız düşman.
Aslında, bu efendinin iki gözü, iki eli, bir gövdesi var, ve aranızdaki en önemsiz kişiden fazlası da yok. Sizden üstün yanına gelince:
Sizi mahvetmesi için ona kendi ellerinizle teslim ettiğiniz olanaklar!
Aranızdan biri olmasaydı, sizi gözetleyen hafiyeleri nereden bulabilirdi? Sizinkileri ödünç almamış olsa, size vurmak için bunca eli nasıl olurdu? Kentlerinizi çiğnediği ayaklar da sizin ayaklarınız değil mi?
Üzerinizdeki nüfuzu sizden kaynaklanmıyor mu?
Sizi soyan hırsıza yataklık etmeseydi, sizi öldüren katile suç ortağı olmasaydı, size ihanet etmeseydi, size böyle sıkıntı vermeye nasıl cesaret edebilirdi? Tarlalarınızı o soysun diye ekiyorsunuz; evlerinizi o çalsın diye döşüyorsunuz; oğullarınızı ona asker olsunlar diye, onları ölüme sürsün diye, açgözlülüğüne hizmet etsinler diye, onun intikamlanın cellatları olsunlar diye besliyorsunuz… O daha güçlensin diye, o daha katı olsun diye, ve tasmanızı daha kısa tutsun diye güçsüzleşiyorsunuz.
[ Etienne de la Boetıe ]

samedi 26 octobre 2024

FETO...


 

Semih Balcioglu ANISINA


Ölümünün 18. yildönümünde
Usta çizer Semih Balcioglu anisina saygiyla..
( 1928, - 27 Ekim 2006 )
...
SEMİH BALCIOĞLU NEDEN BÜYÜK BİR USTAYDI?
Yıl 1994 veya 95, Semih Balcıoğlu ile Belçika'da sergi açtığında tanışmıştık. Salona girdiğimizde, onu farklı yapısı ile hemen farketmiştik. O da bizi...( ben ve kardesim vardık.) Sıcak bir sohbetten sonra İstanbul'a döndüğünde, benim üzerimde büyük etki yapmıştı. O hızla amatörlüğüme bakmadan, " KARDAS " adinda, iki dilden (Fransizca-Türkçe )mizah dergisi çıkarmaya karar vermiştim. Semih Balcıoğlu ile böylece yazışmalarımız başlamıştı.
Her ay yeni sayıdan kendisine postalıyor, O da çalıştığı gazete ve dergilerde benim küçük çapta yaptığım dergimin reklamını yapıyordu. Bu ise hevesli bir çizer için bulunamayacak bir şanstı. Semih Balcıoğlu usta'nın, çizerin küçük büyük diye ayırım yapmadan destek ve öğüt vermesi onun ne kadar büyük bir sanatçı olduğunun kanıtıdır.
Hatta tam 13 sayı sonra dergimin baskısına son verdiğimde bile bana mektuplarıyla destek çıkarak, moral bile veriyordu. Şunu demişti son mektubunda " İsmail üzülme, sen simdilik büyük bir adım attın, unutma yol uzun bu da gelir geçer.
Gençsin üstesinden gelirsin " deyip, kendisinin bir anısından da örnek vererek bana teselli oldu. İlhan Selçuk'la beraber bir dergi çıkarırlarken tam o sırada da askere gitme nedeninden dolayı, çıkardıkları dergiyi bıraktıklarını anlatıyordu.
Ve bakın Semih Balcıoğlu'nun kendi ağzından dinleyelim mizahın tanımını ; "Bir mizah dergisinin ne zor kosullar altında çıktığını çok iyi bilenlerden biriyim.
Haber, sutin, alife dergisi olsa, tüm haberler size çalışır. Ama burada öyle değil tabii. Olayı siz yaratacaksınız. Çizginiz ve yazınızla." Ve devam ediyor " Mizah dünyanın en zor işlerinden biri, bunu ben söylemiyorum, tüm dünya söylüyor. Hele bu bir mizah dergisi ise size sapka çıkartılır" diyerek bizlere dünyanın en büyük moralini vermiş oldu.
Anisina saygiyla..
Ismail Kizil Doğan